KORUYUCU AİLELERE MAHREMİYET EĞİTİMİ

Yalova’da koruyucu ailelere Uzman Psikolog Aydan Erkurt tarafından bir eğitim verildi. Mahremiyet Bilinci başlıklı eğitimde uzmanlar tarafından koruyucu ailelere bilgiler aktarıldı. Eğitimde, mahremiyet eğitimlerinde, bedensel mahremiyet, mekan ve eşya mahremiyeti, zaman mahremiyeti, dijital mahremiyet ile duygusal ve düşünsel mahremiyet olmak üzere 5 mahremiyet alanının ele alındığı belirtildi. Çocuğa 4 temel gelişim dönemine göre farklı mahremiyet eğitimleri verilmesine vurgu yapıldı. Bebeklik döneminde (0-3 yaş) bebeğin kendini koruması ve bu alanda eğitilmesinin söz konusu olmadığı, mahremiyet bilincinin bu dönemden itibaren çocuğa kazandırılması gerektiği ifade edildi. Gerçekleştirilen eğitimde, bebekleri severken dudaktan öpme ve mahrem yerlerinin sevilmesi gibi cinsel içerikli kabul edilebilecek davranışların çocuğa sevgi gösterme amaçlı kullanılmaması, anne-babanın çocuğu nasıl yetiştirmek istiyorsa çocuğa aynı şekilde davranması, çocuğun ebeveynlerini kadın-erkek olarak değil anne-baba olarak görmesinin sağlanması gerektiğine yer verildi. Çocuğun yaşadığı ortamda çocuğa ait özel bir mekanın bulunması veya ortak kullanılan bir mekanda bir bölümün çocuğa ait olmasının, çocuğa aidiyet ve mülkiyet duygusu verme ve çocuğun benlik duygusunun gelişimi açısından önemli olduğu aktarıldı. Öz bakım becerilerinin zamanında gelişiminin sağlanmasının yabancıların çocuğun mahremiyet alanına girmesini kısıtlayacağı vurgulandı. Okul öncesi mahremiyet eğitimi döneminde (3-6 yaş), çocuğa sorumluluk verilerek, plan ve tercih yapma imkanları sunularak çocuğun öz güveninin geliştirilmesi gerektiği anlatıldı.

Kimlerden yardım isteyebilir?

Koruyucu ailelerin ilgi gösterdiği eğitimde çocuklara verilen bu eğitimin öneminin altı defalarca çizildi. Koruyucu ailelerin sorularının da yanıtlandığı eğitimde, çocuğa bedeninin dokunulmazlık sınırlarının öğretilmesinin önemine değinildi. Çocuğun yabancılarla birebir temasına, toplu taşıma aracında çocuğu yabancının kucağına verme, yabancı kişi aracılığıyla çocuğu tuvalete gönderme gibi durumlara izin verilmemesi gerektiği kaydedildi. Çocuğun iyi dokunma-kötü dokunma ve ikisi arasındaki farkı ayırt etmesinin sağlanmasının gerekliliğine dikkat çekilen raporda, çocuğa istemediği bir davranışa karşı "Hayır" diyebilme becerisinin kazandırılması gerektiği vurgulandı. Haklarını koruma ve başkasının haklarına saygı gösterme bilincinin yerleştirilmesinin, gerektiğinde kimlerden yardım isteyebileceğiyle ilgili eğitim verilmesinin önemine işaret edildi.

Sosyal medya kullanım süresi sınırlandırılmalı

Kontrolsüz sosyal medya kullanımının çocuğu içerisine sürüklediği tehlikelere de vurgu yapılan eğitimde, ilkokul döneminde mahremiyet eğitiminde (6-12 yaş), çocuğun hayır diyebilme becerisi, çocuğun kendisini tanıması, kendi sorumluluklarını, ödevlerini bilmesi ve kendisinin farkında olmasının ilkokul ders program içeriklerinde yer alması istendi.

Eğitimde, şu değerlendirmelere yer verildi, "Ailenin çocuğun arkadaşlık yaptığı kişileri de iyi bilmesi ve çocuğun öğretmeniyle iletişim halinde olması gerekiyor. Çocuğun sosyal medya kullanım süresi ve bazı sitelere erişimi sınırlandırılmalıdır. Hem aileye hem de çocuğa kişisel bilgilerin sosyal medyada paylaşılmaması gerektiği konusunda eğitim verilmelidir. Çocuğun duygusal veya düşünsel olarak yalnız kalmak istediği zamanlara ebeveynlerin saygı göstermesi gerekir. Çocuğun aidiyet duygusunun gelişmesi için çocuğa özel mekan oluşturulması, ev içerisinde bir köşe veya mümkünse oda oluşturulması, kız ve erkek çocukların odalarının/uyku mekanlarının ayrılması hususlarına dikkat edilmesi gerekir"

Çocuk yargılayıcı bir tavırla dinlenmemeli

Eğitimde, ortaöğretim düzeyindeki çocuğun ise (13-18 yaş) fiziksel, duygusal ve düşünsel olarak değişim sürecinde olduğu, kimlik karmaşası yaşadığı, aileyle çatışmalar, arkadaşlık ilişkilerinde ve öz güvende çalkalanmalar yaşadığı bir dönem geçirdiği belirtildi. Aileler tarafından ergenlik döneminin normları bilinirse normlardan sapmaların tespit edilebileceğine değinen konuşmacılar, şu bilgileri verdiler, "Çocukların verebilecekleri farklı davranışlar hakkında aileler bilgilendirilmeli, aile çocuğunun yanında olmalı, anlattıklarına inanmalı ve çocuğunu yargılayıcı bir tavırla dinlenmemelidir. Ayrıca çocuğa daha öncekine göre daha fazla sorumluluk verilmesi, çocuğun güçlendirilmesi, öz güveninin geliştirilmesi, kendi seçimlerini yapabilmesi sağlanmalı, kendisi hakkında doğru karar alma konusunda rehberlik edilmesi önem arz etmektedir."

Çocukların cinsel gelişimlerinin diğer dönemlere göre daha farklı olduğu bir dönem olduğu, bu dönemde bilginin çocuğa doğrudan verilmesi gerektiği vurgulanarak cinsel gelişimi ile ilgili eğitimlerin vücuttaki değişim ve gelişmeler başlığı altında doktorlar tarafından verilebileceği belirtildi.