"BU KONUDA KİMSE BİZDEN GÖRÜŞ ALMADI"

Son günlerde birbiri ardına yaşanan köpek saldırıları sonrasında hükümet sahipsiz sokak hayvanlarına yönelik bir yasa tasarısının hazırlıklarına başladı. Bu çerçevede sokak hayvanlarının toplanarak barınaklarda 30 gün süre içerisinde tutulması ve bu süre içerisinde sahiplendirilemeyen hayvanların ise itlaf edilmesi konusu da konuşluyor. Yasa çalışması hakkında açıklamalarda bulunan Türkiye Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan sağlıklı hayvanların uyutularak itlafına karşı olduklarını dile getirdi. Arslan açıklamasında, "İtlafın bu denli yüksek sayılarda hayvanın olduğu ortamlarda başarılı olamayacağı biliniyor. Dünya Sağlık Örgütü de zaten itlafı önermiyor. 2004 yılında Hayvanları Koruma Kanunu çıktı. Bu kanunun gereklerini asgari düzeyde bile yerine getirebilseydik şu anda bu konuyu konuşmuyor olurduk. Biz bundan sonra da Hayvan Koruma Kanunda yapılacak olan düzenlemerin de gereklerini yerine getirmezsek bunun da bir anlamı olmayacak. Aynı şeyleri tekrardan konuşuruz. Çünkü denetim yapılmıyor. Kurumların da bu görevleri yerine getirecek bir yaptırımı yok zaten. Elbette bu anlamda çıkacak yeni yasa önemli.  Hayvanları iyileştirmek, çevre ve sağlığı üzerine eğitim almış bir veteriner hekim olarak bizim itlafı desteklememiz ve onaylamamız beklenemez. İtlafın sadece tıbbi gereklilikler ya da geniş çaplı salgınlar durumunda insan ve daha fazla hayvanlın zarar görmemesi için yapılmasını doğru buluruz.  Biz Türk Veteriner Hekimler Birliği olarak sağlıklı hayvanların uyutularak itlafına karşıyız." dedi. 
"İtlaf çözüm değil"
İtlafın soruna çözüm getirmeyeceğine de vurgu yapan Türkiye Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, "Hayvanların doğasında elbette stresli ve korktukları durumlarda saldırganlaşmak vardır. Ama bu daha önceden de olan ve dünyanın her yerinde karşımıza çıkan bir durumdur. İtlafın bu duruma çözüm getirmesini düşünmek bence çok doğru bir yaklaşım değildir. Eğer biz hayvanları toplayıp da itlaf etmeye kalkarsak zaten yumuşak huylu, kolay yakalanabilen, topluma kaynaşmış ve çevremizde olan hayvanları yakalayacağız. Saldırgan ve güçlü olanlar zaten kaçacaklar. Onları yakalamak çok da kolay değil. Siz insanlarla sosyalleşmiş yumuşak başlı hayvanları alıp itlaf ederseniz onlardan boşalan yerlere saldırgan olanlar geleceklerdir. Yani bu hiç bir zaman çözüm getirmeyecek. Dünyada da bu önerilmiyor." diye konuştu. 
"İtlaf değil kısırlaştırma"
İtlafın yerine etkin bir kısırlaştırma çalışmasının çok daha doğru bir yöntem olacağına işaret eden Arslan, "Türkiye'de yeterince veteriner hekim var. 32 fakülte var 29 tanesi de eğitim ve mezun veriyor. Özellikle serbest veteriner hekimlerden de hizmet alarak diğer kurumlarla birlikte etkin bir kısırlaştırma çalışması yapılabilir. Bunun ayrıca Türkiye'nin her yerinde eş zamanlı yapılması ve bir kaç yıl sürdürülmesi lazım. Ancak ondan sonra bir sonuç alınabilir. Yoksa hiç bir anlamı yok. Bu masa başında, 'Bu kadar kurumda bu kadar veteriner hekimimiz var. Bu kadar da hayvan var' diyerek karar verilebilecek bir şey değil. O hesaplar hiç bir zaman tutmaz. İtlaf konusunda hayvanlar toplanıp 30 gün süre ile tutulacak, bu süre içerisinde sahiplendirilemezse itlaf edilecek deniyor. Zaten bu hayvanları 30 gün tutabiliyorsak itlaf etmek yerine kısırlaştıralım." şeklinde konuştu. 
"Mikroçipleme devam etmeli"
Hayvanların sokağa salınmasının önüne geçilmesini dile getiren Arslan bu anlamda mikroçipleme uygulamasının devam ettirilmesi gerektiğini ifade etti. Hayvanların terk edilmesinin engellenmesi için sıkı bir denetimin şart olduğunu da dile getiren Arslan, "Hayvanların sayısı belirlenip mikroçiple işaretlemeden kaynağını kurutamazsınız. Sürekli olarak sokağa hayvan bırakılır. Yıllardır mikroçiple hayvanların belirlenmesini savunuyoruz. 2 milyon hayvan belirlendi. Ardından kanunun süresi doldu ve kanun revize edilmedi. Oysa en önemli konulardan birisi de insanların hayvanlarını sokağa bırakmaması. Bu konuda ciddi bir denetim yapılması şart." dedi.  
"Bizim görüşümüzü alan yok"
Yasa tasarısı çalışmaları hakkında kendilerinin görüşünün sorulmadığını ifade eden Türkiye Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, "Biz Türkiye Veteriner Hekimler Birliği olarak, bizim bu konuda görüşlerimizin alınması gerektiğini söylüyoruz. Bu konuda kesinlikle katkımızın olacağını ifade ediyoruz. Ama hükümet ısrarla bizim görüşümüzü almıyor. Geçtiğimiz günlerde uzun süredir bu konuda yayın yapan bir habercinin, bir STK'nın da başında olan sevdiğimiz bir sanatçının da görüşü alınmış. Ama ne gariptir ki bu işin tam merkezinde olan bir meslek kuruluşunun görüşü alınmıyor. Burada bir tuhaflık yok mu. Sadece ülkemizde değil, Dünyanın hiç bir yerinde bu iş veteriner hekimlerin içerisinde olmadığı bir şekilde çözülemez." şeklinde konuştu.  
"Denetimler ve yaptırımlar getirilmeli"
Yasada değişikliğe mutlaka ihtiyaç olduğunu ifade eden Arslan, yasada nelerin yer alması gerektiği hakkında ise şu bilgileri verdi, "Yasada değişikliğe ihtiyaç var. Sahiplenme konusunda bir standardının oluşturulması ve yaptırım getirilmesi lazım. Yerel yönetimlere de görevlerini yapmaları için bir denetime ihtiyaç var. Yerel yönetimlerin Veterinerlik İşleri Müdürlüklerini kurması, barına ya da bakım evlerinin mutlaka kurulması lazım. Buralarda yeterli personel bulundurulması lazım. Sokağa bırakılma ve terk edilmelerin önüne geçilmesi lazım. Bunları da o kanuna net şekilde koymamız lazım. Kanunun revizeye ihtiyacı var. Yoksa itlaf konusunu toplumun önüne koymak teknik olarak da vicdani olarak da çok doğru değil."