BECAN’DAN ÖĞRETMENLERE BİR MAAŞ İKRAMİYE TEKLİFİ
CHP Yalova Milletvekili ve Ekonomi Masası üyesi Tahsin Becan, ikinci yüzyılına ulaşan Türkiye Cumhuriyeti’nde öğretmenlerin açlık ve yoksulluk sınırında yaşamalarının kabul edilebilir olmadığını belirterek, kutlanacak ikinci yüzyılın ilk öğretmenler gününden itibaren her yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde öğretmenlere bir maaş tutarı kadar ikramiye verilmesine ilişkin kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sundu. İktidara çağrı yapan Becan, “Ülkemizin geleceğini emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin bugün içine itildikleri sosyoekonomik sefalet düzeni, bizi sonu belirsiz bir karanlığa götürür. Gelin öğretmenlerimize hak ettikleri onurlu yaşamı el birliği ile sağlayalım” dedi.
“Haklarını ödeyemeyiz”
Hazırladığı kanun teklifi ile ilgili yazılı açıklama yapan CHP Yalova Milletvekili Tahsin Becan, Türk Eğitim-Sen Yalova Şubesi’nin öğretmenlerin mevcut durumunu ayrıntılarıyla anlattığı çalışmaya atıfta bulunarak, “Her biri kutsal bir görevi ifa eden, mukaddes değerlerle bezenmiş bir mesleğin onurlu neferleri olan öğretmenlerin hakkını ne yapsak ödeyemeyiz. Başta Cumhuriyetimizin kurucusu ve Başöğretmenimiz Atatürk olmak üzere, ebediyete intikal etmiş bütün değerli öğretmenlerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyorum” ifadelerini kullandı.
Atatürk’ün öngördüğü fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir nesil yetiştirmek için her türlü zorluğa göğüs geren öğretmenlerin haklarını savunmanın Türkiye’nin aydınlık geleceği için çok önemli olduğuna değinen Becan, hayatları için hazırlar. Bu nedenle, öğretmenlik mesleği ikinci yüzyılına adım atan Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş geleceğe taşıyacak bir misyonu ifade ettiğini vurguladı.
“Kanun teklifi verdi”
Öğretmenlerin ekonomik durumlarının iyileştirilmesine yönelik hükümetin bugüne kadar tatmin edici bir adım atmadığını kaydeden Tahsin Becan, kökleşen sorunlara bir nebze olsa can suyu olmasını dilediği kanun teklifini TBMM Başkanlığına sunduğunu belirterek, “Ekonomik krizin günbegün derinleştiği böylesine zor şartlarda vefakarca görev yapan öğretmenlerimiz için bu 24 Kasım’dan geçerli olmak üzere her yıl aynı tarihte bir maaş tutarı ikramiye verilmesini talep ediyoruz. Öğretmenlerin bu haklı taleplerini TBMM çatısı altında seslendirmeye ve hak savunuculuğu yapmaya devam edeceğiz” dedi.
“Yoksulluk sınırının altında yaşıyorlar”
Verdiği Kanun Teklifinin gerekçesinde 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 13 bin 334 liraya, yoksulluk sınırının ise 43 bin 433 liraya ulaştığının altını çizen Becan, yıl sonu itibarıyla maaşlardaki erimenin yüzde 30-35 aralığına ulaşacağını vurgulayarak, buna karşın ülkemizde 9/1 derecedeki bir öğretmenin aylık 22 bin 852 lira, 5/3 derecedeki bir öğretmen aylık 24 bin 319 lira ve 1/4 derecedeki bir öğretmenin ise aylık 25 bin 112 lira ücret alarak yoksulluk sınırının altında yaşayan öğretmenlerin zor durumda olduklarını ifade etti.
“Güvencesizlik teşvik ediliyor”
Becan Kanun Teklifinin gerekçesinde şunları da vurguladı:”Öte taraftan ücretli ve sözleşmeli olarak görev yapan öğretmenlerimizin durumu daha da vahimdir. Mevsimlik işçi gibi, ücretli köle olarak çalıştırılan öğretmenlerimiz asgari ücretin de altında maaşla yaşamlarını sürdürmeye, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmeye gayret etmektedirler. ‘Güvenceli iş, güvenceli gelecek’ yaklaşımından vazgeçen iktidar, güvencesizlik tehdidi altında sürekli aba altından sopa göstererek öğretmenlerimizi kontrol altında tutmaya çalışmaktadır. Öğretmenlik Meslek Kanunu da aynı işi yapan öğretmenlerin farklı ücretlendirilmesi sonucunu doğurduğu için, daha önceden bu unvanı alanlarla aynı süre öğretmenlik yapmış olanlar arasında ücret dengesizliğini artırmakta ve öğretmenleri ayrıştırarak, meslekte iş barışını zedelemektedir. Öğretmenlerimiz, toplumun aydınlık geleceği için çaba harcarken, kendi geleceklerini belirsizlikler içinde sürdürmeye çalışmaktadırlar. Nitelikli bir eğitim vermek adına büyük özveriyle çalışan öğretmenlerimizin geçim sıkıntısıyla boğuşmaları, iş barışını bozan uygulamalara muhatap olmaları anayasal hukuk devletinin gereklerine aykırı olduğu gibi sosyal devlet anlayışı bakımında da kabul edilebilir değildir.”